skip to Main Content
+90 262 332 18 41 kocaeliailedanismanligi@gmail.com
Kocaeli Öfke Kontrolü Tedavisi Ve Terapisi

Kocaeli Öfke Kontrolü Tedavisi Ve Terapisi

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞINA BAĞLI

KOCAELİ AİLE DANIŞMA MERKEZİ

Kocaeli İrtibat Bilgileri

Cep No       : 530/7997341

Sabit No     : 262/3321841

Kocaeli Öfke Kontrolü Tedavisi Ve Terapisi

 

 

+

  • Öfke Nedir?
  • /Öfkenin Nedenleri Nelerdir?
  • Öfkenin Çeşitleri Nelerdir?
  • Öfke Hangi Yollarla İfade Ediliyor?
  • Öfke İle Başa Çıkma Yolları Nelerdir?
  • Öfke Kontrolü İçin Neler Yapılabilir?

Öfke Nedir?

Kocaeli Genel olarak öfke doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen duygusal tepkidir Öfke diğer duygular gibi son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişiler arası iletişimi düzeltici olabilen bir duygudur Ancak öfke kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir biçimde davranışlara yansıyarak saldırgan ve son derece tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline sahiptir Bu gun için ev ıçı şiddet olgularında, çocuk tacız ve istismarlarında, terör olaylarında, sokak kavgalarında ve trafikte sağlıklı olarak ifade edilemeyen öfke duygularının etkisi görülmektedir Genelde insanlar öfke ile ilgili olarak ne kadar sıkıntıları olsa da genellikle bunu kabul edip konuyla ilgili yardım istemek yerine öfke ve benzen duygularını daha çok bastırmaya, inkar etmeye ve yok saymaya çalışırlar Bir çok çalışmada sağlıklı biçimde ifade edılemeyen ve bastırılmaya çalışılan öfkenin ise kronik kalp damar hastalıklarına, baş ağrısına, yüksek tansiyona ve mide hastalıklarına yol açarak
kışının fiziksel sağlığı için ciddi tehditler oluşturduğu tanımlanmaktadır Öfkenin ne bastırılması
ne de inkar edilmesi sağlıklı ve etkili bir ifade yolu olarak görülmemektedir Sonuçta her tur öfkenin kişiyi uyarıcı, koruyucu veya harekete geçirici bir işlevi vardır Dolayısıyla öfke organizmayı bir problem olduğunda uyarır ve kendisine zarar verici veya saldırgan davranma eğiliminden kişiyi haberdar etmede etkin bir rol oynar Öfkenin
sağlıklı olarak yaşanıp ve yonetılebılmesı ıçm kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi gereklidir.Temel olarak öfke davranışı için çozum arayan, kontrol edilmesi gerektiğini düşünen ve bunun için yardım arayan kişiler azınlıkta olmasına rağmen öfke, gunluk yaşantımızda sanıldığından daha fazla etkin olmaktadır Dünyanın bugün içinde bulunduğu zorlayıcı yaşam koşulları, güvenliğin ve sosyal güvencelerin yetersiz oluşu, ekonomik koşulların aileleri zorlaması insanları daha gergin, sıkıntılı, çaresiz ve engellenmiş hale getirmektedir Kişiler bu engellenmelerin sonucunda kronik olarak uyarılmış ve
gerilmiş hale gelebilmektedirler Ancak, asıl sorun, gunluk yaşamda bir çok sorunla karşılaşmaktan çok, kişilerin kendilerinde hissettikleri öfkenin şiddeti ve bu tur duyguları üzerinde ne kadar kontrol sahibi olduklarıdır Öfke başlıca uç objeye ilişkin ortaya çıkmaktadır, kışının kendisine, diğerlerine ve başına gelenlere yanı yaşadığı dünyaya karşı Sonuçta ortaya çıkışı nasıl olursa olsun, aslında öfke de diğer bir çok duygu gibi anlaşılabilen, kabul edilebilen, kontrol edilebilen ve etkin bir biçimde kullanıldığında işe yarayabılen bir duygudur Bu yazıda gunumuz ortamında öfkenin nasıl bir sorun olarak ortaya çıkabileceği üzerinde durularak, öfkenin belirtilen, öfkenin nasıl ve niçin geliştiği ve öfke ile başeîme yollan üzerinde durulmuştur Öfkenin Tanımı, Nedenleri, Anlaşılması Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen, son derece doğal, evrensel ve insanı bir duygusal tepkidir Ote yandan, belki de en zarar verici olabilen duygusal yaşantı olarak da tanımlanabilir Kontrolsuz öfkenin hem birey hem de toplum üzerinde inanılmaz bir etkisi vardır Öfke, genellikle suça ve şiddete yönelik davranışlarla ilgili olarak eş ve çocuk tacizi örneklerinde, toplu şiddet olgularında kendini göstermektedir
Bunun yanısıra öfke, kışılerarası sorunlu ilişkilere, boşanmaya, çalışma yaşamında üretkenliğin ve işlevselliğin bozulmasına, fiziksel ve ruhsal sağlıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir (Martın R ve VVatson D 1997) Gunluk yaşam içinde sıklıkla yaşanan bu duygu temelde en az ıkı kışının mutsuzluğuna neden olmaktadır Öfke, hem yonel dığı hedefi hem de kaynağını olumsuz bir yaşantı içine sokmaktadır Burada öfkeyi yaşayan
için, öfkenin kontrolü, öfkenin yöneldiği kışı içinse, gelen bu öfkeyle nasıl başedıleceğı önemli
bir sorundur Duygusal, fizyolojik ve bilişsel boyutlarda yaşanan öfkenin, yoğun ve istenmeyen
etkilen goz onune alındığında ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır Dilimizde, tam bir benzerlik gostermeseler
de kızgınlık ve öfke gibi kelimeler birbirlerinin yerine sıklıkla kullanılmaktadır (Bilge 1996) Bu
tanımlamalara düşmanlık, hiddet ve şiddet gibi kavramlarda eklenebılseler de aslında, saldırganlık olarak tanımlanabilecek şiddet durumları ofkenının davranışsal ve kontrolsuz olarak ortaya çıkması için kullanılırken, düşmanlık ise öfkenin daha çok kronikleşmiş haline işaret etmektedir Literatürde Berkovvıtz (1993) düşmanca ve
saldırgan davranışları benzer olarak değerlendirirken, Spıelberger ve arkadaşları (1995) saldırganlığı öfkeden ve duşmancıl duygu ve tutumlardan ayrı olarak değerlendirmektedirler Spıelberger (1988) ofkenının orta şiddette bir rahatsızlık ve uyarılma halinden yoğun bir husumet ve saldırganlık durumuna kadar değişen
yoğunluklarda yaşanabileceğini düşünmektedir Öfkenin en tehlikeli sonucu olan şiddet içerikli
davranışların, öfkenin yoğunluğu ile yakından ilgili olduğu açıktır Ote yandan, öfke, diğer duygularda olduğu
gibi yargılanamaz Bireyler, duygularına göre davranıp davranmayacaklarına kendileri karar
verirler Öfkenin tum olumsuz sonuçlarına karşın, aslında, kişiyi uyarıcı, koruyucu veya harekete geçirici olan işlevleri, bu duygusal yaşantının, yaşamın devamı için ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir Doğada bir çok canlının yaşamını sürdürebilmesi için, kendisi için var olan tehditlere karşı uyarılması ve kendisini korumak, yaşamda kalabilmek ve turunu sürdürebilmek için saldırgan davranışlar gösterebilmesi gerekmektedir Dolayısıyla öfke bir taraftan organizmayı bir problem olduğu konusunda uyarırken, diğer taraftan da organizmanın kendisine
zarar verici veya saldırgan davranma eğiliminin farkına varması konusunda etkin bir rol oynar.

Kocaeli Şimdi ise isterseniz, bütün bu tanımlardan hareketle öfkenin en genel özelliklerine bir göz atalım:

  • Öfke planlı bir davranış değildir. Daha çok içsel bir yaşantı ve bir duygu durumudur. Bir planlama söz konusu olduğunda, öfkeden değil daha çok öfke rolünden veya taklidinden bahsedebiliriz.
  • Öfkenin çoğunlukla ikincil bir duygu olarak yaşanır. Yani altında çoğunlukla engellenme, hayal kırıklığı, incinme, aşağılanma, reddedilme, dışlanma, çaresizlik, beceriksizlik gibi duygular yatar.
  • Evrensel, yani bütün insanların deneyimleyebileceği bir duygudur öfke. Bu durum, bütün duygular gibi öfkenin de genetik bir altyapıya sahip olduğu anlamına gelmektedir. Hatta öfkenin, hayvanların duygu dünyasında da yer aldığını söyleyebiliriz.
  • Her ne kadar evrensel bir duygudan bahsediyor olsak da, öfkenin ifade ediliş biçimi kültürden kültüre, toplumdan topluma, hatta kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Bu da öfkenin, öğrenilmiş bir tarafı olduğunu gösterir.
  • Genetik altyapıya sahip olan öfkenin ifade edilme şekli, yeni öğrenmelerle değiştirilebilir. Bu da, bu yazının ana kavramı olan öfke kontrolünü gündeme getirmektedir.
  • Uygun ifade edildiğinde doğal ve sağlıklı bir duygu olan öfke, kontrolden çıktığında son derece yıkıcı (saldırganlık, şiddet, taciz, öldürme vb.) bir hal almaktadır. Yıkıcı öfke, kişinin hem kendi hayatını hem de başkalarının hayatını mahvetme noktasına gelebilmektedir.
  • Fiziksel sağlık üzerinde önemli etkileri olan öfke, sağlıklı şekilde ifade edilmediğinde psikolojik sağlık üzerinde de olumsuz şekilde etki edebilmektedir.
  • Başlı başına psikolojik bir hastalık olmasa da öfke, pek çok psikolojik hastalığın belirtileri arasında yer almaktadır.

Öfkenin Nedenleri Nelerdir?

Yukarıda öfkenin evrensel bir duygu olduğunu, yani genetik bir temele dayandığını belirtmiştik. Dolayısıyla, “Öfke duygusuna sahip olmamızın nedeni insan olmamızdır.” diyebiliriz.Ancak, insan olmamız, hepimizin öfkesini tetikleyen durumların aynı olacağı anlamına gelmez. Yani birimizi öfkeden çıldırtan bir durum ötekimiz için pek bir şey ifade etmeyebilir.

Sahip olduğumuz genetik özellikler, kişilik özelliklerimiz, aldığımız eğitim, etrafımızdaki insanların öfkelerini yaşama şekilleri vb. öfkemizi tetikleyen faktörler üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olabilir.

Bununla birlikte bazıları öfkenin nedenlerini Çevresel (Dışsal) Nedenler ve Psikolojik (İçsel) Nedenler olarak iki grupta ele alıyorlar.

Çevresel Nedenler, başkalarını veya maruz kaldığımız durumları tasvir ederken, İçsel Nedenler, öfke yaşamamıza yol açan psikolojik dinamikleri ifade etmektedir. Ancak bana göre bu ayırım çok net bir ayırım olamaz. Çünkü, karşılaştığımız her dışsal etkiye sahip olduğumuz psikolojik dinamiklerimizle (içsel nedenler) tepki vermekteyiz. Bu yüzden, bütün insanları, aynı düzeyde öfkelendirebilecek dışsal faktörlerden bahsetmenin çok kolay almadığını düşünüyorum.

Böyle baktığımda öfkenin evrensel (herkesi bağlayan) nedenlerinden çok, genel olarak öfkeyi tetikleyen durumlardan bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Öfkeyi tetikleyen bazı durumları şu şekilde maddeleyebiliriz:

  • Engellenmek:Öfkenin altında yatan önemli bir sebep engellenme algısıdır. Engellenme, birtakım ihtiyaçlarımızı gidermemize yol açtığında öfkemizi tetikleyebilir.
  • Hayal Kırıklığı:Hayal kırıklığı, beklentimizle elde ettiğimiz arasındaki farktır. Annesinden süt bekleyen bir bebek bunu elde edemezse öfkelenebilir mesela.
  • Çaresizlik:Sorun olarak algılanan durumun ortadan kalkması zor veya imkansız olduğunda insan öfkelenebilir. Kendinizi anlatmaya çalıştığınız birine ulaşamamak, hasta çocuğunuzu tedavi ettirememek vb. öfkenize yol açabilir.
  • Hastalıklar:Bazı insanlar, bir hastalık yaşadıklarında son derece öfkeli olabiliyorlar. Özellikle, kanser, diyabet, felç gibi ölümcül veya süreğen hastalıkların insanları öfkelendirdiğinden bahsedebiliriz.
  • Madde (alkol ve uyuşturucu gibi) Kullanımı:Madde kullanımı, özellikle bastırılmış öfkeyi tetikleyebilir. Pek çok insanın, normalde dile getiremediği duygu ve düşüncelerini alkol veya madde kullandığında, saldırgan bir şekilde dile getirdiğini görebilmekteyiz.
  • Tehdit Edilmek:Tehdit edilmek, en temel ihtiyaçlarımızdan güvenlik duygumuzu zedelediği için bizi öfkelendirebilir.
  • Saldırıya Uğramak: Bir saldırıya maruz kaldığımızda öfkelenebiliriz. Saldırı karşısında ortaya çıkan öfke, kendimizi korumamız bize güç verebilir.
  • Yalan ve/veya Aldatılma:Aldatılma, hayal kırıklığı yaşamamıza yol açabilir. Aynı şekilde yalan da, enayi veya aptal yerine konduğumuzu düşündürtebilir bize. Ve bu durum öfkemizi tetikleyebilir.
  • Değersiz Görülmek:Kendinde dair değer hissini başkalarının tepkilerinde göre deneyimleyen kişiler, değer görmediklerinde veya değersiz görüldüklerinde yoğun bir öfke yaşayabilirler.
  • Umursanmamak:Bazıları için umursanmamak dayanılmaz bir deneyimdir. Bu duyguya dayanamayan insanlar, öfkelerini karşı tarafa yansıtabilirler.
  • Tacize Uğramak:Fiziksel veya cinsel taciz bizi öfkelendirebilecek önemli deneyimlerdir. Çocukluğunda tacize uğrayan bazılarının, öfke duygularını çok ciddi şekilde bastırabildiklerini kendi terapi deneyimlerimde gözlemleyebiliyorum.
  • Sevilen Birinin Kaybı:Sevilen birini kaybettiğinde insanlar, bu durumdan sorumlu tuttuklarına karşı öfke duygusu yaşayabilirler. Bazıları ihmalkarlıkları için kendilerine, bazıları intihar ettiği için ölen kişiye, bazıları da sevdiğini elinden aldığı için Allah’a, kadere vb. karşı öfke yaşayabilirler. Buradaki öfkenin altında, kaybın ortaya çıkardığı öfkeye tahammül edememek söz konusu olabilir.
  • Kıyaslanmak:Birileriyle karşı karşıya getirilmek, rekabete sokulmak da kişileri öfkelendirebilir. Kıyaslanma bir eleştiri içeriyorsa öfkenin şiddeti de artabilir.
  • Haksızlığa Maruz Kalmak:İnsanlar bir haksızlığa uğradıklarına inandıklarında öfke duygusunu yaşayabilirler. Buradaki haksızlığın içeriği değişebilir. Haksızlık eleştiride, mahrum bırakılmada, yetersiz bulunmada vb. ortaya çıkabilir.

Bunlar dışında da öfke tetikleyicilerinden bahsetmemiz mümkündür. Burada önemli olan, öfke duygusunun kişiye özgü tetikleyicileri olabileceğini kabul etmektir.

Öfkenin İfade Edilme Biçimleri Nelerdir?

Son derece insani bir duygu olan öfkeyi hepimiz aynı şekilde mi yaşıyoruz? Tabii ki hayır. Bazılarımız öfkesini pek göstermiyor, bazılarımız öfkelendiğinde ortalığı kırıp geçiriyor, bazılarımız oturup ağlıyor, bazılarımız kendini öfkelendiren şeyi açıkça söylüyor, bazılarımız öfkelendiği kişiye surat asıyor, bazıları duygusunu göstermeyip intikam alıyor, bazıları kendine zarar veriyor vb.

Öfkenin yaşanmasında kişiler arasında bir farklılık söz konusu olduğu gibi, aynı kişi de öfkesini farklı zamanlarda farklı şekillerde yaşayabiliyor. Öfkelendiğimizde bazen ağlıyor, bazen karşımızdakine hakaret edebiliyor, bazen kapıyı vurup çıkabiliyor, bazen derin derin nefes alıp durumu geçiştirebiliyoruz mesela.

Öfkeyi ifade etme şeklimiz, içinde yaşadığımız kültüre, cinsiyetimize, yaşımıza, eğitimimize, alışkanlıklarımıza, kişilik özelliklerimize, içinde bulunduğumuz duruma vb. göre değişiklik gösterebilmektedir. Öfke duygumuza karşı gösterdiğimiz tepkiye, öfkeyi yaşama biçimimize öfke ifadesi diyebiliriz.

“Öfke duygumu nasıl yaşıyorum?”, “Öfkelendiğimde ne yapıyorum?” gibi sorulara vereceğimiz cevap, bizim öfke ifade biçimimizi ortaya koyacaktır.

Öfkeyi yaşama şeklimizi, sonuçları açısından değerlendirirsek iki durumdan bahsedebiliriz:

  1. Öfkeyi yaşama şeklimizin istemediğimiz sonuçlara yol açması:Öfkemizi kendimize, başkalarına veya hem kendimize hem de başkalarına zarar verecek şekilde yaşayabiliriz. Bir istismara ses çıkarmadığımızda, haklı olduğumuza inandığımız halde karşımızdakine boyun eğdiğimizde kendimize zarar vermiş oluruz. Gereksiz bir saldırganlıkta bulunduğumuzda, karşımızdakini aşağıladığımızda da başkalarına zarar vermiş oluruz.

Bazı durumlarda da hem kendimize hem de başkalarına zarar vermiş olabiliriz. Trafikte öfkelendiğimiz birine saldırdığımızda hem ona hem de kendimize zarar vermiş olabiliriz mesela. Yaşadığımız kavga sonucunda karşımızdaki kişi hastaneye biz de hapishaneye gitmek zorunda kalabiliriz.

  1. Öfkeyi yaşama şeklimizin istediğimiz sonuçlara yol açması:Öfkemizi kendimize, başkalarına ve hem kendimize hem de başkalarına zarar verecek şekilde de yaşayabiliriz. Bize yapılan fiziksel ye da psikolojik bir saldırıyı uygun yollarla def ettiğimizde kendimizi korumuş oluruz. Çocuğumuzun kendine zarar vereceği bir durumda ona olan uygun tonda kızgınlığımız, kendine zarar vermesinin önüne geçebilir.

Öfkemizi yaşama şeklimizi, sonuçları açısından değerlendirmek için kendimize şu tür soruları sorabiliriz: Öfkemi bu şekilde yaşamamın benim açımdan ve karşımdakiler açısından sonuçları neler oluyor? Bu yazı yusufbaylan.com isimli siteden alınmıştır.

 

 

Kocaeli Kariyer Polikliniği Kocaeli Merkezli Bir Bireysel Koçluk – Psikolojik Danışmanlık – Aile Danışmanlığı Merkezi olup, Türkiye’de 14 ilde şubesi ile hizmet vermektedir. Randevu almak için lütfen arayınız.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× Bizimle İletişime Geçin!
Back To Top