Kocaeli Sınav Kaygısı Danışmanlığı
Kocaeli Sınav Kaygısı Düzeylerinin İncelenmesi
İrtibat bilgileri
Sabit No : 0/262/3321841
Cep No : 0/530/7997341
Modern zamanların en önemli sorunlarında biri olarak bilinen tükenmişlik 1970’lerde
bireylere hizmet veren meslek çalışanlarının yaşadığı stresi ifade etmek amacıyla
kullanılmış; büyük bir bıkkınlık ve kişinin işine duyduğu bağlılık ile idealizminin sönmesi
şeklinde belirtilmiştir. Kavramı ilk olarak 1974 yılında Freudenberger başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı ile insanın iç kaynakları üzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya çıkan bir tükenme durumu olarak tanımlamıştır.
En yaygın olarak kullanılan ve kabul gören tükenmişlik yaklaşımı, yapıyı üç boyutlu olarak açıklayan Maslach Tükenmişlik Modeli’dir. Modele göre tükenmişlik, insanlarla karşılıklı çalışılan (insan merkezli) meslek gruplarında bireylerin, duygusal yönden kendilerini tükenmiş hissetmeleri, işlerinde karşılaştıkları insanlara karşı duyarsızlaşmaları ve kişisel başarı/yeterlilik duygularında azalma şeklinde görülen bir sendrom olarak tanımlanmıştır. Maslach Modeli’ne göre tükenmişliğin, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı noksanlığı olmak üzere üç boyutu bulunmaktadır. Bu model çerçevesinde geliştirilen ölçme aracı (Maslach Tükenmişlik Envanteri) öncelikle yüz yüze etkileşimin olduğu sağlık, eğitim ve sosyal hizmet uzmanlarına uygulanmış ve bu model çerçevesinde birçok çalışma yapılmıştır. Sonraki gelişmeler insan merkezli olmayan diğer meslek çalışanlarında da tükenmişliğin araştırılmasını zorunlu kılmış ve MTE-Genel Formu geliştirilmiştir. Öğrencilik bir meslek olarak değerlendirilmemesine karşın, öğrencilerin derse girme, ders görevlerini yerine getirme, sınavlardan başarılı olma ve mesleki karar verme becerileri gibi en temel aktiviteleri “iş” olarak tanımlanabilmekte ve “iş”e eşit bir anlam ifade etmektedir. Bu bağlamda yüz yüze çalışılan meslek gruplarında daha çok görülen tükenmişliğin öğrenciler için de bir risk oluşturması olağan görülmektedir. Ayrıca, iş olarak değerlendirilebilecek aktivitelerin
yanı sıra, gelişimsel ödevlerinin, ergenlik özelliklerinin, akran ve aile ilişkilerinin, sınav sürecinin, kariyer beklentilerinin varlığı öğrenciler üzerinde yoğun bir baskıya neden olabilmektedir. Tükenmişlik alanyazını açısından son olarak öğrencilikle ilgili akademik tükenmişlik durumunu d eğerlendirmek üzere MTE-Öğrenci Formu geliştirilmiştir. Schaufeli, Martinez,Marques-Pinto, Salanova ve Bakker (2002) tarafından geliştirilen MTE-ÖF, MTE-GF’nin
maddelerinin akademik bağlama daha iyi uyabilmesi için yeniden formüle edilmiş bir sürümüdür. Bu doğrultuda, MTE-ÖF’nin tükenme boyutunun maddelerini; ders taleplerinin
neden olduğu çeşitli yorgunluk ve sıkıntı durumlarını, duyarsızlaşma maddelerini öğrencinin derslerinden zihinsel olarak uzaklaşma durumlarını ve yetkinlik maddelerini
öğrencilerin akademik başarı durumlarını işaret edecek bir biçimde oluşturmuşlardır. Akademik, sosyal ve mesleki gelişimleri açısından önemli bir süreç olan öğrencilik yıllarında tükenmişliğin ele alınması ve incelenmesi, okul Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) hizmetleri açısından önem taşımaktadır. Bu önem doğrultusunda bu araştırmada öğrenci tükenmişliğiyle ilişkisi olabilecek stresle başa çıkma, sınav kaygısı, yetkinlik inancı ve anne-baba tutumları incelenmiştir.
Kocaeli Stres ve Başaçıkma
Kişiler, çalışma koşulları uygun olamadığında, işlerini severek yapamadıklarında ya
da problemleriyle ilgili olarak uygun başa çıkma davranışları göstermedikleri zamanlarda da
tükenmişlik belirtisi gösterebilirler. Türkiye’de eğitim; ilköğretim, lise, üniversite ve hatta meslek öncesi dönemde oldukça yüksek düzeyde yarışmaya dayalı sınavların olduğu bir sisteme sahiptir. Günümüzde bilginin artması ve bu bilgi birikiminin yayılması, eğitim-öğretim sürecindeki ergenlerin değişen koşullara uyum sağlamada çeşitli zorluklar yaşamasına yol açmakta ve bunlarla uygun bir şekilde başa çıkmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu bağlamda, okul tükenmişliğinin yapısının tükenme boyutu akademik stres ile bağlantılı görülmektedir. Dick’in (1992), doktora hazırlık öğrencileriyle yaptığı çalışmada, başa çıkma yöntemlerinin tükenmişliği yordayan en önemli faktörlerden biri olduğu bulgusu bu görüşü desteklemektedir. Benzer bulgular yetişkin gruplarında da gözlenmektedir . Sever (1997), sorun odaklı başa çıkma ile kişisel başarı arasında pozitif, duyarsızlaşma arasında ise negatif ilişki olduğunu; Simoni ve Paterson (1997), direkt-aktif başa çıkma yöntemlerini kullanan deneklerin en düşük tükenme oranına sahipken, direkt-aktif olmayan başa çıkma yöntemlerini (stresörlere aldırmama, onlarda kaçınma) kullananlarda tükenme oranının en yüksek olduğunu belirtmiştir.
Kocaeli Sınav Kaygısı
Sınavlar, öğrencilerin eğitim-öğretim sürecindeki başa çıkmaları gereken önemli değerlendirme süreçleridir. Çocuklarda ve ergenlerde en sık rastlanan kaygı türü olan sınav
kaygısı, sınav öncesinde başlayan çeşitli fiziksel ve psikolojik değişimlerle ortaya çıkan, bireyin sınav esnasında performansını olumsuz yönde etkileyebilen yoğun bir duygudur. Aile ve toplumdaki artan başarı beklentisi, öğrenciler üzerinde baskı oluşturmakta ve sınav kaygılarını yükseltmektedir. Başarıyı doğrudan etkileyen sınav kaygısı, akademik süreçte yaşanılan stresli durumlardan etkilenmekte ve tükenmişlik yaşama riskini artırabilmektedir. Alan yazın incelemesinde ulaşılabilinen çalışmalarda sınav kaygısı ve tükenmişlik değişkenlerinin birlikte ele alındığı araştırmalara rastlanmamakla birlikte Özçelik , belediye çalışanlarıyla yaptığı çalışmada durumluluk kaygının duygusal tükenme ve duyarsızlaşma ile pozitif; kişisel başarıyla negatif ilişkili
olduğunu rapor etmiştir.
Kocaeli Yetkinlik İnancı
Sınav kaygısının oluşmasında, bilişsel açıdan, bireyin algılama biçimlerinin etkili olduğu söylenebilir. Bu farklılıklar nedeniyle bazen aynı durum karşısında bireyler farklı
tepkiler gösterebilmektedir. Stres ve kaygının en üst seviyede olduğu bu süreçte akademik yetkinlik inançları, öğrenci başarısı üzerinde etkili olabilen bir değişken olarak karşımıza
çıkmaktadır. Yetkinlik inancı yüksek olan ergenlerin akademik yaşamlarında daha az strese kapıldıkları, hayatlarına daha kolay yön verebildikleri ve kararlarını daha etkili bir şekilde alabildikleri görülmektedir. Yetkinlik; içinde bilişsel, sosyal, duygusal ve davranışsal becerileri bulunduran bir yetenektir. Algılanan yetkinlik beklentisi, kişinin belirli bir davranışı gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği konusundaki yargısını belirtmektedir. Yetkinlik beklentisi, sürekli
değişen ve farklı uyaranlar içeren stresli şartlara uyum sağlamaya yardım eder. Kişinin belirli bir davranışı sergileyip sergilemeyeceğini, ulaşmak istediği hedefte zorlamalar ile karşılaştığında ısrar edip etmeyeceğini, güç kullanıp kullanmayacağını ve başarısızlıklarını kendine veya diğer insanlara yükleyip yüklemeyeceğini de etkiler. Yetkinlik inançları ve tükenmişlik eğitim araştırmalarında özellikle öğretmen örnekleminde sıklıkla çalışılmıştır. Friedman ve Telef’e göre öğretim sürecinde öğretmenlerin yetkinlik inançlarıyla tükenmişlikleri arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Benzer şekilde, Brouwers, Evers ve Tomic (2001) öğretmen tükenmişliğini yordayan en önemli değişkenin yetkinlik inancı olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin de öğretim sürecinin
önemli paydaşları olduğu düşünüldüğünde -öğretmenlerde olduğu gibi- yetkinlik inançlarının tükenmişlik düzeyleri üzerinde önemli etkilerinin olacağı düşünülmektedir.
Kocaeli Anne-Baba Tutumları
Öğrencilerin gelişiminde önemli etkiye sahip bir diğer değişken anne-babaların çocuklarına ilişkin tutumlarıdır. Çocuk dünyaya geldiği anda ilk etkileşimde bulunduğ kişiler aile bireyleri ve özellikle anne-babasıdır. Bu etkileşim çocuğun tüm yaşamı boyunca devam eder. Çocuğun kişilik yapısının oluşmasında anne-baba etkisinin önemli bir yeri ve değeri vardır. Uyumlu ve özgür bir ailede, tutarlı ve sağlıklı ilişkiler içinde yetişen çocuk, özerk bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir. Çocuk, kültürel değerlerini, temel alışkanlıklarını gelişim görevlerine karşı yaklaşımlarını aile ortamında kazanır. Çocuğun olumlu bir benlik tasarımı oluşturmasında yeterlilik duygusu
kazanmasında anne-babası ile etkileşiminde aldığı geri bildirimler çok önemli rol oynar. Alanyazında, anne-baba tutumları ile tükenmişlik arasındaki ilişkinin incelendiği bir çalışma görülmemekle birlikte Kutsal ve Bilge’nin öğretmen ve aileden alınan sosyal desteğin ergenlerin tükenmişliklerini yordayan en önemli değişkenler olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra olumsuz anne-baba tutumlarının, okul başarısı , kaygı , benlik saygısı ile atılganlık seviyesi, özerklik gelişimi , problem çözme becerisi gibi değişkenlerle ilişkisinin olduğunu gösteren çalışmalar yer almaktadır. Çocuk ve ergenlerin gelişimleri üzerinde bu kadar önemli etkilerinin bulunduğu farklı anne-baba tutumlarının öğrenci tükenmişliği üzerinde yordayıcı etkisi araştırmacılar tarafından test edilmeye değer bulunmuştur. Sonuç olarak, liseli ergen öğrencilerin üstesinden gelmek zorunda olduğu kişiselsosyal-akademik-mesleki gelişim çerçevesinde yoğun baskıyla karşılaşıp stres yaşayabilmektedirler. Bu süreçte işlerin üstesinden gelebileceklerine ilişkin yetkinlik inançları ile başa çıkma yöntemleri ve anne-baba tutumlarının, öğrencilerin tükenmişlikleri üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Araştırma, söz konusu değişkenlerle öğrenci tükenmişliğinin ele alınması açısından Türkiye’de öncü bir çalışma niteliğinde olup, elde edilen bulgu ve sonuçlar, özellikle okul psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri çerçevesinde öğrenci tükenmişliğine ilişkin koruyucu-önleyici müdahale çalışmalarına da zemin ve katkı sunacağına inanılmaktadır. Buna göre araştırmanın amacı stresle başaçıkma, sınav kaygısı, akademik yetkinlik ve anne-baba tutumları değişkenlerinin lise öğrencilerinin tükenmişlik düzeylerini yordama durumunu belirlemektir.
İrtibat bilgileri
Sabit No : 0/262/3321841
Cep No : 0/530/7997341